Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)

Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı 1923-1938 yılları arası genelde “Atatürk Dönemi” olarak adlandırılmıştır. Bu nedenle, Türk İstiklal Harbi Dönemi’nde (1918-1922) yaşanan iç ve dış politika gelişmelerinden daha önce söz edildiğinden, çalışmanın bu kısmında Atatürk Dönemi’ndeki (1923-1938) dış politika gelişmeleri ana hatlarıyla açıklanmıştır. Bu yapılırken; ilk olarak, Atatürk Dönemi’nde politikada yaşananları daha iyi anlayabilmek için Atatürk’ün dış politikadaki temel ilkeleri ortaya konulmuştur. Sonrasında, bu dönemdeki Türk dış politikası, o sırada var olan olaylar ve gelişmeler, yapılan çalışmalar, dış politikayı meşgul eden konular incelenmiştir. Bu inceleme yapılırken, ilk başta çekinceli olmakla birlikte, Türkiye’nin uluslararası kuruluşlara üye olması göz önünde bulundurularak iki dönem hâlinde ortaya konulmuştur. Bu dönemlerden ilki, Cumhuriyet’in ilanından Türkiye’nin uluslararası bir kuruluş olan Milletler Cemiyetine o günkü ifadeyle Cemiyet-i Akvâma üye olduğu tarihe kadar olan dönemdir. Bu dönem 1923-1932 yılları arasını kapsamaktadır. İkincisi ise, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olduğu yıldan Atatürk’ün ölümüne kadar devam eden dönemdir. Yani 1932-1938 yılları arasını kapsamaktadır. Burada; bu dönemlendirme bağlamında dile getirilen yıllar arasındaki dış politika gelişmeleri ana hatlarıyla ortaya konulmuştur.

Atatürk Dönemi’nde (1923-1938) takip edilen dış politika dikkatle incelendiğinde Atatürk’ün birtakım temel dış politika ilkelerinin olduğu görülmüştür. Bunlar; millîlik, bağımsızlık, gerçekçilik, barışçılık, akılcılık, çağdaşlaşmacılık veya medenileşmecilik, güvenlikçilik ve ittifakçılık gibi temel ilkeleri hemen göze çarpmaktadır. Dış politikada millîlik ilkesi Atatürk’ün önem verdiği en temel ilkelerden biridir. Atatürk, Türk milletinin içinde doğmuş, büyümüş ve yetişmiştir. Türk milletinin hem kültür hem de inanç sisteminden beslenmiştir. Bu nedenle, Atatürk, Türk milletini seven, onun için çalışan, onun menfaatlerini her şeyin üzerinde tutan büyük bir Türk milliyetçisidir. Bu yüzden, Atatürk yaptığı ve yapacağı işlerde milliyetçiliği veya millîliği temel almıştır. Buradan hareketle Atatürk dış politika, eğitim, ekonomi gibi devletin ve toplumun temel alanlarında millî bir politika takip etmiştir. Türkiye için öngördüğü “millî dış politikayı” da “millî siyaset” olarak ifade etmiştir.

Atatürk’ün dış politikadaki bağımsızlık ilkesi sadece Türk İstiklal Harbi Dönemi’nde ilgilendiren bir ilke olmayıp bütün Türk dış politikasına egemen kılınan bir ilkedir. Bu ilke ile diğer ülkelerle olan ilişkilerde yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının korunması hedeflenmiştir. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerde her yönden dışa bağımlı hâle geldiğini görmüş olan Atatürk için tam bağımsızlık en başta gelen amaçlardan biri olmuştur. Yani Türkiye’nin siyasi, ekonomik, mali, hukuki, kültürel ve her alanda tam bir egemenliğe ve özgürlüğe sahip olmasını istemiştir. Bu dönemde, Türkiye Cumhuriyeti kendisine yapılan dayatmalara karşı çıkmış, onurlu duruş sergilemiş, sadece kendi özgür iradesi ile kendi çıkarları gereği kabullendiği ittifaklara girmiş, iş birlikleri yapmış, antlaşmalar imzalamış, yükümlülükler yerine getirmiştir.

Atatürk’ün temel dış politika ilkelerinden biri de gerçekçiliktir. Atatürk dış politikada gerçekçidir. Bir başka ifade ile “reel politik”tir. Boş hayaller peşinde koşmaz, maceracılıktan uzak durmayı amaç edinmiştir. Ancak Türkiye’nin millî çıkarları söz konusu olduğunda, onu gerçekleştirmek için kararlı olmak, caydırıcı davranmak ve gerektiğinde gücün sınırlarının zorlanabileceğini göstermek gereğini de zaman zaman dile getirmiştir. Atatürk söz konusu ülkenin ve Türk milletinin bağımsızlığı söz konusu olduğunda şartlar, eldeki imkânlar ne olursa olsun, sonuna kadar direnmeyi öngören cesur ve onurlu bir gerçekçiliktir. Atatürk teslimiyetçiliği ve yılgınlığı asla kabul etmez.

Barışçılık temel ilkesi Atatürk’ün hayatı boyunca uluslararası ilişkilerde, dış politikada savunduğu, önem verdiği temel ilkelerden biri, belki de en önemlisi olmuştur. Atatürk, Türk İstiklal Savaşı sırasında bile sorunların görüşmeler yoluyla çözülmesini, barışın sağlanmasını istemiş, her türlü çabayı harcamıştır. Anadolu’daki istiklal mücadelelerinin yaşandığı günlerde yapmış olduğu konuşmada; hiç kimsenin hakkını almak istemediklerini, diğerler devletlerin de Türk milletinin hayat hakkına ve bağımsızlığına saygı göstermelerinden başka bir davalarının olmadığını, millî sınırlar içerisinde yabancı müdahalesi olmadan her medeni biri gibi bağımsız yaşamak istediklerini dile getirmiştir. Bir asker olarak savaşın ne demek olduğunu çok iyi bilen Atatürk, kendisinin hapçi olamayacağını, harbin en acıklı hâllerini herkesten daha iyi bildiğini dile getirerek, savaşı milletlerin hayatı tehlikeye girdiğinde “en son çare” olarak görmüştür. Atatürk’ün barışçılığı 20 Nisan 1931’de seçim dolayısıyla Türk milletine yönelik yayımlamış olduğu beyannamesinde ilk defa dile getirilen, “Cumhuriyet Halk Fırkasının müstakar umumi siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye kâfidir zannederim: ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ için, çalışıyoruz.” cümlesindeki
“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ifadesi ile net bir şekilde ortaya konulmuştur. Bu temel ilke çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti bölgesinde ve dünyada barışı korumak için üzerine düşeni yapmıştır.

Atatürk’ün dış politikadaki temel ilkelerinden biri de akılcılık ilkesidir. Türkiye’nin bu dönemdeki dış politikası ideolojik dogmalara, ön yargılara, saplantılara, duygusallıklara değil, aklı ve bilimi merkez alan bir temele oturtulmuştur. Bu çerçevede, uluslararası ilişkilerde, tarihî dostluk ve düşmanlık yerine, değişen şartlar, karşılıklı yarar ilişkileri dikkate alınmıştır. Bu yüzden, Atatürk siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik açıdan çok farklı devletlerle, düzenlerle, toplumlarla ilişkiler, dostluklar kurmuştur.

Temel dış politika ilkelerinden bir diğeri de çağdaşlaşmacılık ve medenileşmeciliktir. Atatürk, Osmanlı Devleti Dönemi’nde Türkiye Cumhuriyeti’ne devam eden “Türk Modernleşmesi”nde bir zirvedir. Atatürk, içeride ve dışarıda saygıyla anılan yeni bir devlet ve toplum ortaya çıkarabilmek için siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, devlet ve toplum hayatının tüm alanlarında köklü inkılaplar veya devrimler gerçekleştirmiştir. Bir taraftan bunlar hayata geçirilirken diğer yandan da “çağdaş uygarlık” düzeyine veya “medeni dünya” seviyesine ulaşmış kabul edilen Batılı devletlerle iyi ilişkiler kurmuştur.

Atatürk’ün bir başka temel dış politika ilkesi ise güvenlikçilik ve ittifakçılıktır. Atatürk hem bölgesel hem de dünya barışının korunması noktasında Türkiye’nin sadece kendi gücünün yetersiz kalabileceğinin farkında olmuştur. Bu nedenle, ilk başta çekinceli-şüpheli davranmakla birlikte, uluslararası çeşitli dengeleri de gözeterek Türkiye’nin güvenliğini sağlamak, bölgesel barışın korunması için ittifaklar yapmanın gereğine inanmıştır. Bu bağlamda Atatürk, bir taraftan kısa bir süre önce savaş yaptığı Batılı devletlerle antlaşmalar imzalamış, ikili ilişkilerini geliştirmiş, diğer taraftan da Batılı devletlerin saldırı ve tehditlerinden korunmak için de bölgesel ittifaklar veya paktlar gerçekleştirmiştir. Bunu da sadece ülkenin güvenliği ve gerekli gördüğü için gerçekleştirmiş, dünyadaki dış politika yapıcıların izniyle bu ittifak sistemlerini meydana getirmemiştir.

Atatürk Dönemi’nde (1923-1938) Türkiye’nin dış politikasının temel ilkelerinden başka ilkeler de söz konusudur. Bu ilkeler; uluslararası alanda aktif ancak maceracılıktan uzak durma, geçmişte yaşananlardan dersler çıkararak ileriye yönelik öngörülerde bulunma, sömürgeciliğe veya emperyalizme, ırkçılığa karşı durma, iletişime-müzakereye açık olmaktır. Ayrıca ekonomik açıdan güçlü olma, dünyada adaletli bir düzen kurma, uluslararası hukuka, antlaşmalara saygı gösterme ve uluslararası hukukun gelişimini sağlama, yayılmacı olmama, ırkçılığı reddetme ve insani değerleri koruma, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olarak iç sorunlarını çözerek dış müdahaleye açık olmama, düşkünleri ve yardıma muhtaçları koruyup kollamaktır.



Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

Türk İnkılabı sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın