Yeni Bir İktidar, Yıkıcı ve Yıpratıcı Savaşlar Dönemi

Osmanlı Devleti’nin 1908-1918 yılları arasındaki dönemi, Türk tarihçiliğinde II. Meşrutiyet Devri olarak adlandırılır. Arapça şart kökünden türetilmiş bir kavram olan meşrutiyet kelimesi, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı siyasi hayatında anayasalı ve meclisli saltanat-hilafet rejimi karşılığında kullanılmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Cepheleri

Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’ın yer aldığı İttifak Devletleri grubunda Birinci Dünya Savaşı’na katılan Osmanlı Devleti, birçok cephede savaşmak zorunda kalmıştır. Bu cephelerin çoğu Osmanlı Devleti’nin kendi topraklarında bulunurken bazıları da Avrupa’da müttefiklerine destek olmak amacıyla açtığı cephelerdir.

Çanakkale Cephesi

Çanakkale Cephesi’nin açılması daha savaştan önce İngilizlerce düşünülen bir husustur. Hedef, Çanakkale’den hareketle İstanbul'un alınması ve Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılmasıdır. Boğazlardan geçişin sağlanmasıyla İngiliz ve Fransızlar sosyal karışıklıklar içerisinde bulunan müttefikleri Rusya’ya daha çabuk ve kolay bir şekilde askerî yardım ve malzeme akışını gerçekleştireceklerdir.

Birinci Dünya Savaşı’nın Sona Ermesi

Birinci Dünya Savaşı’ndan çekilen ilk ülke Rusya olmuştur. Mevcut iktisadi sıkıntıların üzerine müttefiklerinin de Çanakkale’de Türk savunmasını geçemeyerek ekonomik yardım ulaştıramaması halkın gıda sıkıntısını had safhaya ulaştırmıştır. 8 Mart 1917’de başlayan gösteriler, işçilerin de grev ve yürüyüşlerle destek vermesi üzerine büyük bir şehir ayaklanmasına dönüşmüştür.

Millî Mücadele Başlıyor: Haksız İşgaller Karşısında Türk Milleti ve Mustafa Kemal Paşa

Milyonları aşan insan kayıpları dışında Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli sonucu, Avrupa diplomasisinin ve kuvvetler dengesinin temel unsurlarını oluşturan dört büyük imparatorluğun; Rus Çarlığı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Alman İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti’nin tarih içindeki ömürlerini tamamlayarak yıkılmalarıdır.

Mondros Mütarekesi’nden Sonra İlk İşgaller ve Osmanlı Devleti

Mütarekeler, savaş durumuna son veren geçici ateşkes antlaşmalarıdır. Kesin hükümler ve sınırlar ise barış antlaşmasının imzalanması ve bu antlaşmanın hükûmetler tarafından tasdiki ile belli olur ve yürürlüğe girer. Oysa Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından hemen sonra, İtilaf devletleri, barış antlaşmasını beklemeye lüzum görmemişler derhâl Osmanlı topraklarını işgale başlamışlardır.

İtilaf Devletlerinin İstanbul’a Gelişi

Mütarekenin en ağır uygulandığı yer başkent İstanbul’dur. İşgal ordularının öncüleri, mütarekeye imza koyan Rauf Bey’in 2 Kasım’da İstanbul’da gazetelere verdiği demeçte, “Sizi temin ederim ki, İstanbulumuza tek bir düşman askeri çıkmayacaktır” demesinden sadece beş gün sonra İstanbul’a geldiler.

Türk İstiklal Harbi: Ya İstiklal Ya Ölüm

Türk ordusu 1912’de başlayıp 1922’de biten on yıllık yorucu, yıpratıcı bir savaş dönemi yaşamıştır. Özellikle Birinci Balkan Savaşı’nda alınan yenilgiler ve kaybedilen topraklarla birlikte başkentin yanı başına kadar gelen Bulgar birlikleri İkinci Balkan Savaşı ile geri atılmış ve Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış Edirne geri alınmıştır. Ancak iktidarda İttihat ve Terakki yönetiminin yeni olması, orduda köklü... Continue Reading →

Türk İstiklal Harbi’nde Batı Cephesi

Kuvayı Milliye birlikleri ile mücadelenin daha fazla ilerleyemeyeceğinin kesin olarak anlaşılması ve düzenli bir ordu kurulmasının gerekliliği ortaya çıktıktan sonra bu konuda hızlı bir çalışma başlatılmıştır. Düzenli ordu birliklerinin kurulmasıyla birlikte özellikle Batı Cephesi’nde işgallerini ilerletmiş olan Yunanlıların ilerleyişinin durdurulması ve ardından ülkeden atılması kararlılığı ortaya konularak buna göre hareket edilmeye başlandı.

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın