Lozan Barış Konferansı’nın Toplanma Süreci ve I. Dönem Lozan Konferansı Görüşmeleri

Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde yapılması planlanan barış görüşmelerinin başlaması öncesinde TBMM Hükûmeti birkaç sorunla karşı karşıya kalmıştır. Bu sorunların başında görüşmelerin nerede yapılacağı ve ne zaman başlayacağı konusu gelmektedir. TBMM Hükûmeti henüz Mudanya Mütarekesi görüşmeleri devam ederken İtilaf Devletlerine verdiği 20 Ekim 1922 tarihli bir nota ile barış konferansının İzmir’de toplanmasını teklif etmiştir. Ancak İtilaf devletleri bu teklife sıcak bakmamışlar ve barış konferansının 13 Kasım 1922’de tarafsız bir ülke olan İsviçre’nin Lozan (Lausanne) şehrinde toplanması kararını almışlardır. İtilaf devletleri 28 Ekim 1922 tarihli bir nota ile de bu kararlarını hem TBMM Hükûmeti’ne hem de İstanbul Hükûmeti’ne bildirmişler; aynı zamanda her iki hükûmeti de konferansa davet etmişlerdir. İtilaf devletlerinin bu daveti, TBMM Hükûmeti’nin meşruluğunu pekiştirmesi açısından önemlidir. Ancak İstanbul Hükûmeti temsilcisinin de barış konferansına davet edilmesi, TBMM’de İtilaf devletlerinin ikilik yaratma girişimi olarak algılanmıştır. Bu durum aynı zamanda Türk milletinin görüşmelerde hangi hükûmet tarafından temsil edileceği sorununun ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir. İstanbul Hükûmeti Sadrazamı Tevfik Paşa, 29 Ekim 1922’de TBMM’ye bir telgraf çekerek konferansta birlikte hareket etme isteğini dile getirmiştir. Millî Mücadele’de herhangi bir payı bulunmadığı değerlendirilen İstanbul Hükûmeti’nin temsilci göndererek konferansa katılmak istemesi ve elde edilen askerî ve siyasi zafere ortak olma girişimlerinde bulunması TBMM’de büyük bir tepki yaratmıştır. Aynı zamanda bu durum İstanbul Hükûmeti’nin yanı sıra Saltanat kurumunun da varlığını tartışılır hâle getirmiştir.


Dikkat: Lozan Barış Konferansı öncesinde TBMM Hükûmeti, Müttefik devletlerin İstanbul Hükûmeti’ni görüşmelere davet etmesini ve çıkabilecek ikiliği önlemek amacıyla Saltanat’ı, Hilafet’ten ayırarak kaldırma kararı almıştır.


Batılı devletlerin Türkleri birbirine düşürmek için hazırladıkları bu planı geçersiz kılmak ve Türk milleti adına söz söyleme yetkisinin TBMM’de olduğunu göstermek amacıyla saltanat konusu Meclis gündemine getirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın telkinleriyle dönemin Sağlık Bakanı Dr. Rıza Nur Bey ve yetmiş sekiz arkadaşı Saltanat’ın kaldırılmasına dair hazırladıkları önergeyi Meclis’e sunmuşlardır. TBMM’de gerçekleştirilen uzun tartışmalar sonucunda 1 Kasım 1922’de çıkarılan bir kanunla Saltanat ile Halifelik birbirinden ayrılmış ve Saltanat kaldırılmıştır. Bu durum ile İstanbul’daki hükûmetin ve padişahın hukukiliği tamamen geçersiz kılınmıştır. Saltanatın İstanbul’un işgal edildiği 16 Mart 1920 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasını takiben Tevfik Paşa, 4 Kasım 1922 tarihinde Sadrazamlık görevinden istifa etmiştir. Son Osmanlı Padişahı VI. Mehmet (Vahdettin) ise İngiltere’den sığınma talep etmiş ve 17 Kasım 1922’de Dolmabahçe Rıhtımı’nda bekleyen Malaya zırhlısı ile Malta’ya gitmek üzere ülkeyi terk etmiştir. 3 Mart 1924 tarihine kadar Halifelik sıfatını taşıyacak olan Osmanlı Veliahdı Abdülmecit Efendi, TBMM Hükûmeti tarafından 18 Kasım 1922’de Halife seçilmiştir. Saltanatın kaldırılması ile İstanbul’da Müttefik devletlerin üzerinde baskı yapabilecekleri bir hükûmet kalmazken Lozan Konferansı’nda yeni Türkiye Devleti’ni Ankara’daki TBMM Hükûmeti’nin temsil etmesinin önü kesin olarak açılmıştır.



Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

Türk İnkılabı sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın