Darbelerin Gölgesinde Yoluna Devam Eden Türkiye (1960-1980)

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde ve Türk siyasi ve askeri hayatında 1960-1980 yılları arasındaki zaman dilimi oldukça sıkıntılı problemli ve çalkantılı olaylara sahne olmuştur. Çok partili hayata geçtikten sonra bir on yıl kadar devam eden bu hayat 1960 darbesi ile sona erdirilmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra siyasete dizayn vermek amacıyla 12 Mart 1971 muhtırası ve sosyal, kültürel, siyasal olarak bütün hayatı değiştiren 12 Eylül 1980 askeri darbesi yürürlüğe sokulmuş ve Türkiye’de sorunların siyaset eliyle düzeltilmesine imkân verilmemiştir.

Bülent Ecevit’in Azınlık Hükûmeti ve 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’ne Doğru

Ecevit Hükûmeti 17 Ocak 1978’de güvenoyu alarak göreve başladı. Bu arada terör artarak devam ediyordu. 1978 yılının Ocak ayının yarısına gelindiğinde 30 siyasi cinayet işlenmişti. Ülke kitlesel terör eylemlerine tanık olmaya başlamıştı.

Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Hayatında Özallı Yıllar (1980-1991)

Türkiye’de yaşanan 12 Eylül Askerî Darbesi ise yeni bir siyasi iklimin, ekonomik yapılanmanın ve toplumsal değişimin başlangıcı olmuştur. Sağ sol çatışması bağlamında siyaseten kıyasıya birbirleriyle mücadele içinde olan partilerin ve ideolojilerin bir parti içinde bir araya gelebildiği, dayanışmaya dayalı gecekondu mahalle kültürünün yerini zenginlerin varlığını gösterdiği şehirli kimliğin aldığı bir dönem Turgut Özal ile ortaya çıkmıştır. Turgut Özal’ın bütün eğilimleri birleştirmesi, ekonomiden anlayan bir uzman olarak kendisini göstermiş olması ve topluma refahı öneren bir söylem ile yumuşak bir siyasi dil kullanması ANAP dönemi olarak da bilinen dönemin şekillenmesinde etkili olmuştur.

12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ve Ara Rejimi

Osmanlı Devleti’nden bu yana yeniçeri isyanlarıyla meydana gelen hükümdar değişikliği yoluyla yapılan darbeler, cumhuriyet dönemiyle beraber yeni bir şekil ve sebebe dayalı olarak sürmüştür. Cumhuriyet’in çok partili hayat geçiş döneminde 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası sonrasında siyasete etki eden üçüncü askerî müdahale 12 Eylül 1980 darbesidir. 1970’li yılların koalisyon döneminde yaşanan istikrarsızlık ve çatışmalardan sonra askerî yönetim üç yıllık bir sürede toplumsal hayatı kısıtlayan düzenlemelere gitmiş, genellikle cezai uygulamalara dayalı 1982 anayasasını hazırlamıştır.

12 Eylül Askeri Darbesi, Millî Güvenlik Konseyi ve Ara Rejim

Askerî darbenin ilk günlerinde uygulamaların amacı darbenin ve darbe yöneticilerinin meşruluğunu tesis etme yönünde olmuş, darbenin gerekçelerine dayanarak kaos içindeki siyasal hayatı tekrar düzene sokabilmek ve rejimin olması gerektiği gibi işlerliğinin sağlanabilmesi amaçlanmıştır. Darbe yönetici kadrosu TBMM’de yemin ederek meclisin onayını almışlar ancak siyasete müdahale edilmeyeceği düşüncesinin oluşması için emekli Amiral Bülent Ulusu’nun hükûmet kurması sağlanarak meclisten güvenoyu alınmıştır.

1982 Anayasası ve Referandumu

1961 anayasası, askerî darbesinin sonrasında geniş katılım ile hazırlanmış ve askerî cunta tarafından dönemin Başbakanı ve bakanlarının idam edildiği bir süreçte kabul edilmiş olmasına rağmen 1961 yılında yapılan referandum da %61.5 kabul ile yürürlüğe girmiştir. Referandum ile onaylanan ilk anayasa olan bu anayasa güçler ayrılığını sağlaması, çoğulcu demokrasiyi benimsemesi, sendikalaşma hakkını vermesi, üniversitelerin özerk kurumlar olması gibi birtakım düzenlemelerle daha özgürlükçü bir anayasa olarak tanımlanmaktadır.

Turgut Özal’ın Başbakanlık Dönemi

Turgut Özal, Ulusu Hükûmeti sürecinde yaptığı ekonomik düzenlemeler sırasında ülkenin temel ihtiyaçlarını tespit etme fırsatını bulmuş bu zeminde kurulacak bir siyasi partinin hem ülkenin siyasal istikrarında hem de bu parti vasıtasıyla ekonomik istikrarın sağlanabileceğini görmüştür. Bu sebeple 1970’li yılların tecrübelerinden hareket ederek toplumdaki bölünmüşlüğü ve gelir dengesindeki adaletsizliği giderecek bir eğilimin zorunluluğunu fark etmiştir.

Turgut Özal’ın Başbakanlık Döneminde İç Politik Gelişmeler

7 Kasım 1982 tarihinde hazırlanan anayasanın referandum ile halk tarafından onaylanmasıyla Kenan Evren Cumhurbaşkanı makamına gelmiş, MGK ülke üzerindeki gücünü korumuştur. Anayasal düzenlemelerin toplumsal kaos ve kargaşaya son vermek siyasi istikrarı sağlamak amacıyla hareket ettiğinden özgürlükleri kısıtlayan bir yapıya sahip olduğu görülmüştür. Bu çerçevede siyasi partiler ve seçim kanunu yeniden düzenlenmiştir.

Türkiye’de Koalisyonlar ve Krizler Dönemi (1991-2002)

Türkiye’nin 1990’lı yılları, 1980’lerin aksine koalisyonlu hükûmetlerce yönetilen yıllar olarak anılmaktadır. Türkiye’de 1991-2002 döneminde hiç bir parti tek başına iktidar olamamış ve değişik kompozisyonları ile koalisyon ya da azınlık hükûmetleri kurulmuştur. Bu dönem artan terör olaylarına, şiddet eylemlerine, çetelere/mafyalara, faili meçhul cinayetlere, ekonomik krizlere, askerî ve bürokratik vesayet endişesine sahne olmuştur.

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın